Burada çamaşır yıkamak en son yapmak istediğim iş. Çünkü dairede yok. Apartmanın altında benim güzel çamaşırhanem var ve biz tüm sakinler (400 kişi filan herhalde) hep beraber çamaşır yıkıyoruz. Tabi ki çamaşırları sınıflayıp birkaç makine halinde yıkamak, hatta tüm çamaşırhaneyi kapatıp renklere filan ayırmak mümkün. Paraya geçer hüküm. Artık benden önce kim yıkamış triplerine girilmeyecek ama. Başka yolu yok, eve makina almak imkansız. Alınsa da bağlanamaz, bu yaşlı apartmanın su giderleri buna göre değil. Hoş Amerika'da genelde şehirlerde tüm kiralıklar ve hatta condo denen ev sahiplerinin oturduğu veya kiraladığı (yani yönetim şirketlerinin kiralayıp yönettikleri harici) apartmanlarda da böyle. Bunun beteri sokaktaki çamaşırhanelerde yıkamak, biz apartman halkını kabul ettik.
Çamaşırhane en alt katta, her seferinde bir şey unutuyorum aşağı inerken. Aslında proses çok basit : çamaşırları al, kartını al (bedava değil ve para geçmez), deterjanı al. Makinayı doldur ve yarım saat sonra gel. Ben başında beklemiyorum, kim alacak onları ? Bazı meraklılar başında oturuyor. Sıcaklık ayarı allahlık, ılık ve sıcak arası gidip geliyor. İyi şeyleri doğal olarak yıkamayıp direkt temizlemeye veriyoruz. Mesela gömlek, pantalon. Veya yıkayıp, kısmet demek lazım. Kalan sağlar bizimdir şeklinde yola devam ediyoruz. Fazla zayiat olmadı bugune kadar, tabi öğrenci kıyafetlerinden bahsediyoruz. Kış tatilinde TR ye bir bavul temizleme ile geldiğimi unutmamak lazım. Ben genelde iki makina yıkıyorum, kendimce ayırıyorum, ama makina başı 1.25 olduğu için öyle her renk ve tipi ayıramıyoruz tabi. Sonra kurutma faslı başlıyor. İlk yıkadığımda yıkarken sıvı yumuşatıcı koydum, sanırım makina nedeniyle lekeli kaldı. Sonra farkettim kimse yıkamada sıvı yumuşatıcı kullanmıyor, zaten yer de yok, bunlar sanayi tipi makina. Fakat kurutma olayı çok güzel ve ne hikmetse ütüye gerek kalmıyor. Bir saat kurutma çalışıyor, makina içine yumuşatıcı kağıtlar (veya bezler mi desem) koyuyoruz. Bunlar hem koku veriyor, hem yumuşatıyor. Valla süper. Sonra tüm çamaşırları sepete koyup yukarı. Tabi her çamaşır ortada geziyor, dedim ya biz akraba olduk. Aklıma geldi : Ben çamaşır makinamı özledim.
Çamaşırhane en alt katta, her seferinde bir şey unutuyorum aşağı inerken. Aslında proses çok basit : çamaşırları al, kartını al (bedava değil ve para geçmez), deterjanı al. Makinayı doldur ve yarım saat sonra gel. Ben başında beklemiyorum, kim alacak onları ? Bazı meraklılar başında oturuyor. Sıcaklık ayarı allahlık, ılık ve sıcak arası gidip geliyor. İyi şeyleri doğal olarak yıkamayıp direkt temizlemeye veriyoruz. Mesela gömlek, pantalon. Veya yıkayıp, kısmet demek lazım. Kalan sağlar bizimdir şeklinde yola devam ediyoruz. Fazla zayiat olmadı bugune kadar, tabi öğrenci kıyafetlerinden bahsediyoruz. Kış tatilinde TR ye bir bavul temizleme ile geldiğimi unutmamak lazım. Ben genelde iki makina yıkıyorum, kendimce ayırıyorum, ama makina başı 1.25 olduğu için öyle her renk ve tipi ayıramıyoruz tabi. Sonra kurutma faslı başlıyor. İlk yıkadığımda yıkarken sıvı yumuşatıcı koydum, sanırım makina nedeniyle lekeli kaldı. Sonra farkettim kimse yıkamada sıvı yumuşatıcı kullanmıyor, zaten yer de yok, bunlar sanayi tipi makina. Fakat kurutma olayı çok güzel ve ne hikmetse ütüye gerek kalmıyor. Bir saat kurutma çalışıyor, makina içine yumuşatıcı kağıtlar (veya bezler mi desem) koyuyoruz. Bunlar hem koku veriyor, hem yumuşatıyor. Valla süper. Sonra tüm çamaşırları sepete koyup yukarı. Tabi her çamaşır ortada geziyor, dedim ya biz akraba olduk. Aklıma geldi : Ben çamaşır makinamı özledim.
No comments:
Post a Comment