Thursday, April 24, 2008

Amazon u seviyorum..

Bir okuma ve muzik dinleme saplantisi geldi bu ara bana. Okuma yeni degil tabi, yaklasik iki yildir artan bir miktar ve hizda , artik secerek akademik okuma calismalari devam etmekte, bir nevi terapi. Muzik dinleme ise zaten vardi. Ama bu seferkiler baska.

Amazon 25 usd ustu free shipping, gelsin CD ler, gitsin kitaplar. Tabi bu konfor burda, TR de ulasim parasi tuz- biber. Ama sanirim daha ucuz, zira used da alabiliyoruz. Ben bu ara oldukca cok aldim gider ayak.

Bir kere artik akademik okuma yaninda hayata dair okuyorum : tarih, tarih-roman arasi, biyografi. Gecen sene Khalid Housseini nin Kite Runner ini okumus ve Afganistandan cok etkilenmistim. Birincisi cok icli bir hikaye, ikincisi arkadasin kalemi cok kuvvetli. Kendisi Amerika ya ailecek iltica etmis, ama dantel dokur gibi anlatiyor. Ucuncusu Afganistanin belli bir tarih kesitini anlatiyor. Bireysel hikayeler acikli, ama ulkenin hikayesi de cok acikli. Once Sovyet isgali, sonra dincilerin gelisi ve Taliban. Sovyetlerden evet de, Taliban dan urkmemek imkansiz. Ulkeye , kulturel, birikime, kisisel gelire, insanlara ve kadinlara din adina yapilanlari gordukce bir Turk olarak insan iki degil uc- bes kere korkuyor. Hem insanin ici ciz ediyor, hem de "ne kolay oluyormus" diyor. Acaba kim daha zararli olmus? Bu kitap, ki Turkce adini bilmiyorum, ama Turkiye de de satiliyordu, kesinlikle ibret oykusu. Filmine de gittim, sahneleri, Afganistani gormek (ki Pakistan da cekilmis guvensizlik nedeni ile) cok etkileyici. Afganiztan deyince insanin aklina tazisi, kulturu, sairleri ve yemekleri gelirdi onceden, simdi sari , boz bir toprak rengi gozumun onunde. Cok merak ediyorum sahsen.
Derken bu arkadasin gecen sene yeni kitabi cikti ve fakat bir turlu paper back e gecemedi. Yani hardcover iyi de, hem agir, hem pahali. Ama Amazon (Google dan sonra ikinci can kurtaranim) da bulunca A Thousand Splendid Suns i da aldim. Bu kitabi soluksuz okudum. Tam bir tarih masali ve yakin tarihe kadar geliyor yani ikiz kulelerin gidisi, Amerika savasi ve Karzai hukumeti dahil. Benim zayif tarih bilgimi yerine oturttu, cok da uzdu aslinda. Afganistan in yok olan degerlerini, canlarini yerine koymanin imkani yok. Hele de savas multeciler, en cok da pakistan a kacmislar. Ancak sunu gordum ki her cesit kokten dinciye , kisaca Taliban ve bin Laden dunyaya bela eden Pakistan. Bence Irandan daha kontrolsuz ve de fakir bir ulke. Bu kitap da ayni urpertileri gecirtti.
Daha once cok sevdigim Guney Amerikali bir gazeteci yazara geri donmustum : Isabel Allende
Hemen hemem tum kitaplarini okudum : The House of the Spirits, Eva Luna, Daughter of Fortune, Of Love and Shadows, Paula (olen kizi ile hastanede anilari), hepsi Guney Amerikayi anlatiyor. Ines of My Soul , Chile nin kurulusunun hikayesi, ne kadari tarih ne kadari fiction bilmiyorum, ama surukluyor, alip goturuyor.
Bir de elimden dusmeyen, yani konu agir oldugu icin maalesef cok agir okuyabildigim (akademik makalelerden de zor) Middle East var, iki bin yillik tarih. Bernard Lewis bu konunun uzmani, TR deyi cok iyi taniyor. Osmanlilari ve de tum musluman devletlerini anlatiyor tarih icinde. Dikkatimi cekti, Osmanli Imparatorlugu ve Turkiye ye ayni tutuyor. Birebir. Ne kadar bu yeni bir devlettir desek de idaresinin disinda algi aslinda identical oldugu. Belki de dogru.
Bundan once de yine ayni cografya da yazar Amos Oz un hikayesini okumustum: A Tale of Love and Darkness. Kitap Yahudi tarihi gibi, cesitli ulkelerden bir araya gelislerini, kulturlerini ve Israil Devletinin kurulusunu anlatiyor. Zaten merak ederdim, sanki tamamladi bircok seyi kafamdaki. Simdi kesin Israile gitmek ve gormek istiyorum.

Muzige gelince, cesitler sabit :
- Elveda Rumeli muzikleri ozellikle Bozdogan (Aysiz geceler kumrulur aglar icimde veya Memleket seni sevmeye yurek gerek)
- Bruce Sprinsteen / Magic (Long Way Home , The girls in their summer clothes , Your worst enemy)
- ve de yeni kesfettigim Amy Winehouse (Back to Black ve You Know I am No Good ve de Rehab). Kendisi dovmeli, fena halde asi ve alkolik bir Ingiliz teyze. Ama girtlagi super, once zenci zannettim. Super bir ses ve de yorum aslinda.

He left no time to regret
Kept his dick wet
With his same old safe bet
Me and my head high
And my tears dry
Get on without my guy
You went back to what you knew
So far removed from all that we went through
And I tread a troubled track
My odds are stacked
I'll go back to black

We only said good-bye with words
I died a hundred times
You go back to her
And I go back to.....

I go back to us

I love you much
It's not enough
You love blow and I love puff
And life is like a pipe
And I'm a tiny penny rolling up the walls inside

We only said goodbye with words
I died a hundred times
You go back to her
And I go back to

Black, black, black, black, black, black, black,
I go back to
I go back to

We only said good-bye with words
I died a hundred times
You go back to her
And I go back to

We only said good-bye with words
I died a hundred times
You go back to her
And I go back to black

Friday, April 4, 2008

St Augustine - Florida nin birazicik kismi

Mart sonu, yani bir ay once gittigim Spring Break in ikinci ve esas dolu kismini anlatmayi unutmusum, yani unutmamisim da vaktim olmamis bu vakit bollugunda.






Arkadasim Nebiye Jacksonville e 45-50 dakika uzaklikta Orange Park mevkiinde ev aldi, yesyeni, gicir - gicir. Gule gule otursunlar, gercekten cok hos siteler var cevrede, bahceler, fiskiyeler. Bana kalsa tam yazlik mekanlara benziyor. Benim gibi bir sehir kusu icin issiz, hareketsiz, fazla huzurlu. Her yere , ki bu mall lar, arbayla gitmek gerekiyor. Bense 5 dakikada bes markete ulasiyorum, Tabi sart meselesi, ben de araba yok, orda bir hatta iki arabasiz olmaz. Aile hayati icin cok uygun, zaten de aileler oturuyor. Ama bu Amerika nin degisik suburblerinde gozlemledigim olgu orada da gecerli : Cocuklar bahcede oynamiyor, fazla insan yok, arabalar kapida. Dekor gibi. Insan , hareket, Chicago'ya mahsus, zira bir cok buyuk sehirde insanlar sokakta degil, arabada. Sitede aksam karanlik olunca issizlik cokuyor, gunduzden farki ortalik karanlik sokak isiklari disinda. Bu Amerikalilar galiba cok az isikla yetiniyor. Ayrica sessiz insanlar, tissss yok. Korkutucu bile. Ses de fakir ve zencilere mahsus herhalde. Burda hicbir sey yapmazlarsa bagirir, kendi kendilerine konusurlar. Mentally disordered diye baktiklarim galiba en renkli insanlar. Dogru African American ve latinos. Netekim Nebiye lerin guzel, bakimli, dekor gibi, issiz ve sakin sitesinde tek bagiran aile kavga eden bir African-American ciftti. Hem de cok renkli idi, cekinmesem taraf tutasim , izleyesim geldi. Bu mahal suya yakin, okyanus kiyisinda degil ama gol mu nehir mi oldugunu anlayamadigim su birikimleri veee tekneler var. Sonras hava ilik, serbet gibi. Yazi hakkinda henuz bilgi almadik. Yazlik gibi gormekte haksiz miyim?

Bir gun beach e gittik, beach tum beachler gibi. Okyanusla ilgili deneyimim kisitli ve olumsuz. Zira soguk (genelde benim ayaklarimi soktugum mevsimler), dalgali, dibi gorunmuyor. Cabuk derinlestigi soyleniyor. Hem Atlantic hem Pacificle ilgili fikrim budur. Bence deniz ve de bizim Michigan golu daha guzel. Tum kiyilarda oldugu gibi yuzen den cok oynayan, spor yapan ve de kumda yatan var. Ve cok kalabalik.
Bir gun St Augustine e gittik. Dusundum ve buldum orayi niye sevdim : Avrupanin veya Egenin , Akdenizin kasabalari gibi. Kucuk, dar sokaklar, yuksek bina yok, deniz kiyisi, tekneler. Yani Amerikan sehirlerinden cok farkli. Vee had safhada turistik. Etrafta dolanan trene benzer otobusler, hediyelik esyacilar, yiyecek -icecek. Coook sevimli, cok.




Zaten Ispanyollarin ele gecirdigi ve de hafif bir katliam yaptiklari bir yer.







Ispanyol etkisi belli oluyor, binalar, meydanlar, kiliseler, oteller, coffeehouselar , dukkanlar, dukkanlar. Sanki korsanlar etrafta dolaniyor. Hersey deniz ve denizcilik ustune.










Yukardaki muze- otel karisimi kompleksin icinde minik bir kopru bir de havuz vardi. Tabi hemen paralar atildi. Havuzda rengarenk baliklar vardi, fakat oldukca besililerdi, obez demek daha dogru. Bu da American size oluyor herhalde. Orada ne amacla bulunuyorlar. Daimi ikametgahlari mi yoksa nefis bir yemek olmadan onceki son istirahatgahlari bilemedik.
















Bir de Believe-or-Not muzesi var.












Belki de Amerika nin ayakta kalan tek kalesi St. Augustine de. Tarihi bina vs. gordum de cok, hakikaten kale gormemistim. Kale tabi minyatur gibi, toplari var, ama cok alcak. Artik kim kimi korumus bu kalede bilinmez.











Cook guzel bir gundu benim gibi kisi yasayan bir Chicago lu icin. Gunes geride kaldi, bahar ve bahar dallari ve sincaplar Florida ve Atlanta da kaldi. Zaten donuste mantomu giymeme ragmen icim titredi. Saat sekizdi Cuma aksam, Chicago sokaklari bombostu. Soguktan. Hava karanlikti. Ve bu boyle Nisan ortasina kadar surdu.