Saturday, April 14, 2007

Ilk adım tamam!!

Evet uzun soluklu bir maratonun ilk etabı kazanıldı : Chicago Los Angelos ı alt etti, ümitler ve taze başlangıçlar yaşlı, yorgun , tecrübeli ve bilindik i yendi. Chicago 2016 yaz olimpiyatlarının Amerika adaylığını kazandı. Bu kadarı da bize yeter!!
Los Angelos ın tesisleri var, tecrübesi var, parası var. Chicago'nun ise hayalleri, planları ve hırslı bir belediye başkanı var. Belediye başkanı Daley yemedi, içmedi, Avrupalara gitti, kulisler yaptı. Yeniden seçimi kazanması tabi olimpiyat komitesi için olumlu oldu, malım istikrar her yerde esastır. Yatırılan paranın para kazanması için istikrar şarttır, o kadar da hayalci olmayalım. Hayrettir, komitenin Chicago'ya geldiği gün hava bile iyileşmişti. Chicago Art Museum da etkileyici imajinasyonlar yapıldı, her taraf ışıl ışıldı. Tabi ki komite hayran kaldı, ufak bir ayrıntı ile : olimipiyat köyünün bir tuğlası bile yok ortada. Ama yeri hazır. Planlara göre çok etkileyici olacak ve de göle çok yakışacak. Söylenene göre parayı toplamak sorun değil, fonlar hazır. IL valisi de eyaletin tamamıyla Chicago 'ya destek olacağını söyledi. Sorun olmayan tesisler, olimpik köyünü zamanında yetiştirmekte. Aman ben de olimpiyatlar sanki alınmış gibi konuşuyorum, daha uluslararası arenada rekabet var. Rakiplerin Tokyo, Roma veya Madrid olduğu söyleniyor. Hangi biri lake front un yerini tutar ki? Hangisi Chicago dan daha güzel. Tokyo kalabalık ve pahalı. Ama Japonların da yıllardır çıkamadıkları durgunluktan çıkmak için bir şeye ihtiyaçları var. Madrid de su yok !! Roma ise evet büyüleyici, ama onların Vatikan 'ı ve Aşk çeşmeleri var, olimpiyatı bize bıraksınlar.
Gelelim geri iç rekabete : Los Angelos ve Chicago nun şehir kültürü olarak çok temel farkları var. Los Angelos İstanbul gibi , yani yaşlı, eski, dağınık, ünlü ama kasvetli, aşırı sıcak. Tabi ki İstanbul gibi güzel değil. Köhne, daraltıcı, pis ve aşırı turistik bir şehir. Hatta şehir değil, çünkü ruhu yok, film endüstrisi ve Beverly Hills i var sadece. Turistlerin koşa koşa gittiği ünlülerin el izlerini bastıkları ve de pek meşhur Kodak Tiyatrosunu barındıran Holywood pislikten geçilmiyor, Sirkeci de dolaşır gibi. Sonra öyle dağlarda Holywood yazması da bence sevimli değil, kitsch. Laf aramızda Trabzon da da aynı durum var. Oranın neresi olduğunu bilmiyorlar mı ki dağlara büyük beyaz harflerle yazıyorlar. Çin seddi değil ki uzaydan görülsün, anlamadım kime hitap ediyor. Özetle pek sevmiyorum Los Angelos u. Bunun olimpiyat yarışı ile alakası yok, 3 kere gittim, nedense hep beni daralltı, itti o şehir. Yalnız değilim bu konuda, hemen hemen her giden arkadaşım aynı fikirde. Gelelim Chicago 'ya (ah, tarafsız olamam) : gerçekçi olmak gerekirse Chicago düzenli, planlı, derli, toplu, iyi şehirleşmiş, temiz ve küçük şehir ruhu taşıyor. Örnek mi? İnsanlar publara doluştular, karar anı hep beraber takip edildi yürekler ağızlarda. Karar açıklandığında , insanların yüzlerindeki ifadeyi, mutluluğu, ışığı görecektiniz. Tabi ki maddi çıkarı var, iş imkanları artacak, reklam gelirleri, pazarlama servisleri ve akla gelen her türlü yatırım mevzusu. Hani derler ya : simitçi bile ihya olacak. Sırf bu işin planlama ve koordinasyonundan kaç aile ekmek yiyecek. Ama ben o kahkahalarda bu küçük olmayan ama basit hesapların olduğunu sanmıyorum. Bize ne ise , valla gerçekten ve içten sevindik. Sanki olimpiyat burda olacakmış da bu açıklanmış gibi. Los Angelos da kaç kişi bunu takar para hesabı yapmadan. İşte bu spirit, "ruh" dedikleri budur arkadaşlar. Burası çevresi ile 6 mio civarında bir büyük şehir. Amerika'nın New York, Los Angelos dan sonra üçüncü büyük şehri. Ama hala "kasaba" ruhunu taşıyor. Maksat kutlamak olsun : hemen tüm büyük binalar 2016 diye yanmaya başladı. Zaten komite geldiğinde de buna şaşırmış, bi de şihir dümdüz her yreden bu binalar ve ışık oyunları görünüyor. Sears Tower ın meşhur ışıklı tepesi olimpiyat renklerine büründü. Zaten şehirde her yer olimpiyat-olimpiyat diye ışıldıyor. Belediye başkanının karar anında yüzünün gerilimi ve koltuğundan fırlaması görülecek şeydi. Pazartesi kutlama var belediye meydanında. Ne diyelim : Allah tamamına erdirsin, olimpiyat şehrimize çok yakışacak.

Wednesday, April 4, 2007

Bahar geldi mi gelmedi mi?

Geçen hafta bahar geldi. Tabi önce bizim bahar tatilimiz oldu. Hava günlük güneşlikti, hemen TT (tshirt / terlik) moduna girdik, sokaklara, parklara döküldük. Hatta plaja bile gittik, güneşlendik. Sıra ayakları göle sokmaya gelince fazla dayanamadık, çünkü göl sıvı bir buz kitlesi halinde. Insan bacaklarını hissetmiyor, dipten doğru bir yokluk duygusu geliyor. Bir çift plaja geldi, bir heves üstünü çıkardı, göle doğru koştu : sonra geri koştu, çığlık çığlığa.
Burda yazlık-kışlık kaldırma, indirme derdi yok. Bir kere hava çok hızlı değişiyor, kışlıkları giyerken ertesi gün yazlık sonra tekrar kışlık oluyoruz. Kaldır-kopar bu tempoya dayanamayız. Sonra walk-in closetlerimiz var : yani giyinme odası. Benim küçücük evimde bile genişçe bir giyinme odası/dolabı var. Böyle olunca her kıyafete yer var, dolapla sınırlı değiliz.
Baharın gelme belirtilerine geri dönersek, hava 70-75 F ( yaklaşık 20-25 C) olunca geçen hafta kuru ağaçlara can geldi, tomurcuklar belirdi, hatta ilk pembe çiçekler açtı. Mayıs ayında açtığını sandığım laleler açtı (henüz saksıda). Sonra apar topar (galiba bir gecede) her-daim yeşil denilen dal ve otlar söküldü, yerine lale ve zambak dikildi. Nasıl olduysa galiba açmaya yakın diktiler, çünkü evvelki gün geçtiğim bomboş sokaklarda çiçekler açmaya başladı. Okula bir hafta gitmedim, bir baktım ki çimenler yemyeşil olmuş, ki kışın sarı kuru idiler. Parklar bahçeler müdürlüğü çok hızlı çalışıyor bu şehirde, ben bitkileri evlere bedava verdiklerinden veya çiçek çeşitleri hakkında seçim tanımadıklarından şüpheleniyorum : her yer benzer renk ve şekilde çiçeklerle dolu.
Ayrıca kuşlar geldi, sürekli cıvıltı var. Sincaplar nereye gitmiş idilerse geri döndüler. Hadi kuşları anlıyorum, onlar uçuyor. Peki sincaplar ne vasıta le nereye gidiyor ? Ağaçlar kupkuru , yuva filan görünmüyor. Acaba yer altına mı iniyorlar? Bu sırrı çok merak ediyorum.
Bahar kokusu ve müjdesi ile birlikte hemen şıpıdık terlikler çıktı. Biz olsak moralman hazırlanmak isteriz, hadi çorapları attık, sandalete öyle hemen geçilir mi?
Çok sevinmeyelim : Tam artık bitti derken, sıcaklık bir günde 0 C ye indi. Hem de korkunç bir rüzgarla. Sanki tüy sıkletmişim gibi beni bile önüne katıp sürüklüyor, eldivensiz durmak zor, keşke atkı berem olsaydı (ben bunları kaldırdım) .Veee kar geliyor diyorlar. Bu şehir inanılmaz iklim olarak. Şimdilik bir hafta 0 C civarı geçecek. Umarım bu son dalgadır ve artık bahar gelir. Ama lütfen yaz gelmesin, çok rutubetli ve sıcak olacak diyorlar.Artık o bayat esprileri yapıp "ne kadar sıcak olabilir ki? Ne kadar rutubetli olabilir ki?" diye sormuyorum.