Tuesday, February 13, 2007

Ve o da yarışa girdi!

Cumartesi sabah 10 ! Hava buzz gibi (yeni bir haber olmadı) eski başkent de. Orası Springfield. Illinois eyaletinin başkenti. Bunun tabi bir anlamı yok, ama eskiden tüm ülkenin başkenti imiş. U2 nun şarkısı çalıyor, insanlar soğukta sabah 8 den beri onu bekliyor.

İşte o geldi, sonunda karar verdi ve ailecek yarışa girdiklerini açıklamaya geldiler. Barack Obama, genel deyişle "junior" Illinois senatörü, bir African-American. Aslında melez. Afrikalı siyahi bir baba ile Kansaslı beyaz bir annenin Hawai de doğan oğlu. Bir hukukçu, iyi eğitimli. Klasik bir zenci hiç değil, herhalde tek ortak yanı derisinin rengi. Ama tabi o da African-American olma söylemini kullanıyor. Amerika'da Demokratların yükselen yıldızı. Uzun, ince, karizmatik bir adam. Tok ve etkileyici bir sesi var ve çok iyi bir hatip. Hem sigarayı da yeni bıraktı, Amerikalıların sigara içen bir başkanı nasıl olabilir? Eşi de kendi kadar karizmatik. Meşgul bir iş kadını. 2 küçük kızları ile renkleri kara, ama kendileri ışıl, ışıl bir aile tablosu çiziyorlar. Abraham Lincoln'e benzetiyor kendini ve onun tarihi konuşmasını yaptığı , başkanlığa soyunduğu (ve kazandığı) yerde uzun zamandır beklenen açıklamayı yaparak 2008 Kasım a kadar sürecek yolculuğuna çıkıyor. Yolu uzun, rakipler dişli. Hele ki eski first lady, dişli ve iddialı ve de bol paralı ve de ve de müthiş bir koca takviyeli Hillary Rodhham Clinton. Evet Barack (bu arada bir adı da Hüseyin) tecrübesiz, ama "taze". Işığı var, "yıldızı parlıyor", "Allah yolunu açık etsin" diyor herkes. Ama tabi şüphe ile yaklaşıyorlar. Çünkü fazla taze. Karizmatik olmak, inandırıcı , dürüst ve ilkeli konuşmak ve hareket etmek, Amerika gibi bir ülke (ülkeler topluluğu mu diyelim acep) nin başkanı olmak için yeterli mi? Tecrübe konuşmaz mı? Yoksa iyiniyet ve adanmış (committed demek istiyorum) olmak sıfır kilometrede olmanın üstünü iki kere çizer mi? En önemlisi, evet vaatleri kulağa hoşgeliyor, ama bunları nasıl hayata geçirecek? Orduyu geri çağıracağım demek kolay ? Nasıl ve ne pahasına? Değirmenin suyu nerden geelcek? İlkeler karın doyuracak mı? Öğretmenlerin maaşını artırmak her Demokratın söylemi. Hele sağlık konusuna el atmak vazgeçilmez bir konu. Nasıl? Değişime imza atabilecek mi? Gerçekten Amerika'yı değiştirebilecek mi? Amerikalılar buna hazır mı ve istiyorlar mı? Herkes bu soruların cevabını arıyor. Bu acemi diğer kaşarlardan farklı ne yapabilecek? Nefesi ve parası nereye yetecek? Bu iş çok bilgi işi veya tecrübe işi değil. Para konuşuyor arkadaşlar!
Doğrusu biraz geriden başladı. Hillary teyze tüm araştırmalarda açık ara önde gidiyor. Daha iyi olduğu veya erken başladığı için değil. Daha iyi para topluyor ve de bazı sağlam. Doğrusu oldukça sıkı kadın. Amerika'nın bir kadın tarafından yönetilmesi de azımsanacak bir değişim değil, bir siyahi tarafından yönetilmesi kadar olmasa da. Parlamento'nun başkanının bir kadın olması da oldukça büyük bir adımdı. Gerçi Nancy Pelosi ne kadar anlamlı bilemeyeceğim, yine de hoş. Bush bile buna atıfta bulunup şirinlik yaptı Ulus'a Seslenişte. Birden Tansu Çiller 'i ve piti-piti adımlarla hızlı-hızlı yürüdüğünde arkasındaki kısa boylu yuvarlak adamların nasıl koşturduğunu hatırladım da tüylerim diken diken oldu. Kadın olarak gururlansam mı, insan olarak utansam mı bilemedim.
Neyse, nerde kalmıştık: Barack ve Hillary , her ikisi de din faktörünü çok vurguluyor. Bu da Amerikan politikasının din faktöründen ayrılamayacağını ve dünyanın en anti-laik devletlerinden biri olduğunu bir daha kanıtlıyor. Bizim gibi laik bir toplum için ne kadar ters değil mi? ama aile, din degerlerini vurgulamak olumsuz bir soylem degil, niye Turkiye de bunu farkli algiliyorum (uz) ? Niye korkuyoruz? Ortalama Amerikalı bunu istiyor demek yeterli değil, politikacıların da temel değerleri bu. Laf aramızda ortalama Amerikalı çok ortalama valla. İlgisiz, kapalı, talimat-odaklı ama aile ve din değerlerine ve de Amerikalı kimliğine çok bağlı. Kahramanımız Barack kalplere ve vicdanlara sesleniyor, henüz beyinlere gelemedi. İkna gücü şu an duyguları galeyana getirdiği ve orda tututuğu sürece var. Herhalde bir planı, iyi ve tecrübeli bir takımı vardır.
En optimum çözümü bir arkadaşım söyledi : kaşarlı Hillary teyze ve çukulata renkli, taze , kirlenmemiş kahraman birleşsinler. Barack VP (yardımcı) olsun, Hillary başkan. Ne de olsa Barack genç (45) bir sonraki dönemde de o olur. Hem Hillary'nin de gönlü olur, kocasını dize getirir. Acaba Monica'ya ulaşır mı? Eski baş kahraman ise şu aralar kendini dünyaya ve insanlara adamış bir melek. Hillary nin kocasından öğreneceği çooook şey var.
Gelelim niye bu kadar ilgilendim bu konu ile? Cumartesi sabah 10 da Barack ın konuşmasını dinlemek için beni hangi kuvvet yataktan kaldırdı ? Valla Ameriakn seçimlerine kayıtsız kalacak bir dünya vatandaşı yok diye düşünüyorum. Kayıtlı kalalım da ne yapalım ? Kim olsa bizim için zor diyebiliriz. Çok bilinen konular ama, Cumhuriyetçilerin seçilmemesi ilk koşul.Onların içinde aslında kim olsa öncelikle kendi iç sorunları ile ilglineceği için bize yaramaz. Ama bir dakika ben Amerika da yaşıyorum, mesela burdaki ekonomiyi düzeltecek, sağlık giderlerini azaltacak, hayatı ucuzlaştıracak, iş imkanlarını artıracak , suçu azaltacak her adım benim için de geçerli. Ordunun Irak'ta kalması veya dönmesi ilk analizde beni bağlamaz, zaten bana da sormuyorlar. Ama insani olarak geri dönsünler istiyorum. Tabi oluşacak boşluğu Iraklılar nasıl halledecek , kimse bilemiyor ve güvenmiyor. Irak taki kaos bize de pek yaramaz. Kaosdan istifade Musul ve Kerkük e Allah Allah sesleri ile girer miyiz acaba? Yok, yok, biz bu işe bulaşmayalım. Gerçi Abdullah Gül "biz o toprakları birleşmiş Irak'a verdik" diyor, ama sonuca bakalım bir kere vermişiz. Madem bu kadar meraklı idik, vermeyeydik. Artık Kuzey Irak veya Orta Irak veya Gney Irak bize sadece komşu olmalı. Dolayısıyla lütfen savaş bitsin, Amerikalılar ve diğer yabancılar eve dönsün, Iraklılar nasıl istiyorlarsa birbilerini öyle yesinler. Şimdiye kadar bir diktatörü ne kadar hak ettiklerini defalarca ispatladılar. İran 'ı ise düşünmek bile istemiyorum. Yaa biz TR olarak o coğrafyadan taşınamaz mıyız?
Barack Obama'yı izlemeye devam edeceğim, kazanmasa da benim için cesur, dürüst, ilkeli bir politikacı ve söyledikleri belki insanlara küpe olur. Aynen dediği gibi bu iş bir ekip işi, bu yarışı halk olmadan tek başına kazanamaz. Yolu açık olsun !!

No comments: