Thursday, March 22, 2007

Ne yazsam, ne yazsam?

Çoktandır yazmadığımı fark ettim. Şahsen çok feedback (geri bildirim) almadığım için yazmadığımın farkına varılıyor mu bilmiyorum. Aslında "kabaca" (bu da hatırası olan bir kelime) bir listem var, o konuları yazıyorum. Ama şu an o listeyi arayıp bulamayacağım. Bu da doğaçlama olsun.
Rüzgarlı şehrin yeni bir fazına girdik : Yağmur, rutubet ve sıcak. Şu an bir deneme yaptı, gene soğuyor. Sanıyorum rutubetten se soğuğu tercih edeceğim. Maalesef iklim olayı burda bir sorun. O kadar hızlı değişiyor ki, elden gelen uymaya çalışmak. Yağmur yağınca çok rutubet oluyor, hoş yazın daha çok olacak. Gördüğüm tüm kuzey ve kuzey doğu şehirleri böyle. Bugun 24. katta oturmuş ufka ve göle doğru, sonra arada bir şehirin dikdörtgen-dikdörtgen ağ sistemine bakarken (aşağıya doğru bakamıyorum) ve de bir yandan Türk bir arkadaşla sohbet ederken birden bir gümbürtü koptu. Aynı anda bina zıpladı veya biz korkudan zıpladığımız için bize öyle geldi. Tabi tek bildiğim doğal felaket deprem olduğu için, burda da geldi diye düşündüm. Başka bir şey bilmiyorum, benzetemeyeceğim. O sırada arkadaş binaya şimşek çarptı dedi. Yoksa yıldırım mıydı? Bunları çok karıştırırım. Paratoner e geldi dedi. Tuhaf bir korku, hiç kaçar ve uçar yok. Ama koskoca bina da kimse bir ses çıkarmadı,aaa bile diyen olmadı. Bizim bina 27 katlı ve buranın en yüksek binalarından biri, tabi Chicago 'nun değil, mahallenin. Her uçtan kule gibi görünüyor, çünkü göl kıyısında değil ve diğer uzunlardan kolayca ayrılıyor. Yaşlı, yıpanmış ve çirkin bir bina. Hatta ilk gün yukarı çıkarken hafiften paniklemiştim, ama şimdi aklıma bile gelmiyor, tabi cam kenarına yaklaşmıyorum.
Sonra biz sohbete devam ederken birden arkadaş "şuna bak" dedi. 24. katta olsa olsa karşıdan uçak gelir, binaya çarpar diye düşündüm. Ama o ne ? Tam köşe noktada, en uçta bir şahin/atmaca. Hayatımda ilk defa görüyorum, o da beni ilk defa gördü, bayağı bakıştık. Gerçi o ne algıladı bilmiyorum, boş bakıyor da olabilir. Bana önce yolunu kaybetniş gibi geldi. Bu kadar yüksekten uçuyorlar mı ki? Meğerse bunların 27. katta en tepede yuvaları varmış. Hiç aklıma gelmezdi, hayvanat bahçesi veya Chicago Parklar ve Bahçeler Müdürlüğünün diğer yeşiltileri tamam da, UH gibi gri, sarı, kahve, anti-doğa bir binanın 27. katında bunlar ne yapar? Daha da meğerse bu arkadaşlar buraya güvercinleri yok etsinler diye getirilmiş. Bu şehirde güvercinler çok fazla, ve de martılar. Her ikisi de çok iri, tavuk gibi. Kilo durumundan genelde onları yürüken görüyorum civarda, ki "Amerikanın martı ve güvercinleri de obezdir" diye bir hipotezde bulunabilir, hatta istatistiksel anlamda önemlidir diye ispatlayabiliriz de. Rivayet o ki, şahin veya atmacalar gelince hem sayıları hem kiloları azalmış. Artık daha tez canlı olmuşlar, sanıyorum kilo veremeyenler atmacalara yem oldu veya korkudan tren istasyonlarına indi. Şimdi anladım neden bizim tren istasyonunda dolaşıyorlar.

No comments: