Bu ülkede çamaşır olayına ne kadar sinir oluyorum anlatamam. Apartmanımızda bodrum katta çamaşırhane var bir çok şehir içindeki high-rise da olduğu gibi. Benim güzel çamaşırhanemde sıra sıra çamaşır ve kurutma makinası var. Buraya kadar şahane. Ne yapalım bizim apartmanın daire sıhhi tesisatı dairede çamaşır makinasını kaldıramıyor. Kabul ettik bunu.
Çamaşır makinasının göya bir takım ayarları var : soğuk - ılık ve sıcak. Pratikte işlemiyor zira o çok alışkın olduğumuz ve kullandığımız burada soğuk oluyor, soğuk da buz gibi. Yani "ay çok sıcak yıkarım , çamaşırı paralarım" korkusu yok. Once deterjan dökülüyor, üste çamaşır, tabi hepsi paralı, gerçi ucuz. Ve fakat her tür çamaşır 25 dakikada bitiyor. Doğal olarak temizlenmesini beklemek imkansız. Zaten böyle bir beklenti yok, çamaşırlar ılık sudan geçiyor, fakat her ne ayarda olursa olsun çok sıkı bir merkezkaç kuvvetine tabi tutuluyor. Narin, hassas , fazla döndürülmemesi gereken çamaşırınız varsa yıkamayın kardeşim. Bu nedenle sadece pamuklu t-shirt, eşofman , yatak malzemesi yıkanıyor ve de havlu. Artık bazı şeylerin küçülme riskini göze alacaksınız, aaa hiç risk alınmayan çamaşır olur mu? Valla ben bilmezdim çamaşır yıkamanın bu kadar riskli olduğunu. Haa, elalemin kimbilir ne biçim çamaşırlarını takiben kendi nadide eşyalarımızı yıkadığımızı saymıyoruz, e bu kadr da titiz olmayalım. Şükredelim ki bu işi sokaktaki mahalle çamaşırhanesinde yapıyor da olabilirdik, hiç olmazsa burda kendimizden başka sadece 239 dairelik yabancı var, haa 238 oldu, bir tanesi Türk arkadaşım. Ve fakat evi olanlarda aynı dertten müzdaripmiş, bu nedenle farklı teoriler de gelişmiyor değil. Amerika gibi bir ülkenin çamaşır makinası gibi fazla sofistike olmayan bir ekipmanı yapamadığını düşünemiyorum. Demek ki problem makinada değil, demek başka bir ayarı var. Bir söylentiye göre sebep deterjan. Aman bir kere yanlışlıkla yumuşatıcı koydum makinaya, leke olarak sabitlendi kıyafetlerde. Ayrıca makinası olanlar yine süre problemi olduğunu söylüyor. Yani kendi 1.5 saate 32 farklı ayarda çamaşır yıkayan makinamı çok özledim.
Kurutma oldukça iyi nankörlük edemem. O kadar iyi ki ütülü gibi çıkıyor herşey. En çok kağıt şeklindeki yumuşatıcıları seviyorum, aklım almıyor ama yumuşatıyor. Ve 0 ütü, halbuki gelir gelmez ütü almıştım.
Şimdi çok titizseniz kuru temizleyiciye müracaat. Tabi ki normal şartlarda yıkayacağım bluz, gömlek, pantalon ve kazak derhal kurutemizleyiciye gidiyor ve onlar talimatnameye göre ya yıkıyor ya da temizliyor. Burda tüm kuru temizleyiciler çekiklerin elinde, ama milliyeti anlayamıyorum. Her sıradan insan gibi hepsini tek başlık altında topluyorum : çekik. Nazik olmam gerekirse "asyalı" diyorum. Ama eminim Japon değiller, zira onlar böyle iş tutmaz. Neyse mahallemizde de bir tane var, ve beni tanıyorlar, fişe bakmadan veriyor, ufak sohbetler. Istanbulda annemin Kemal kurutemizlemenin kulakları çınlasın, birkaç parça eşyamı yok etmişti. Bu ülkede kuru temizleme çok ucuz ve çok özenli, söylemeden çıkana kadar defalarca yolluyor ger, tabi ki kendi makinası yok, yek merkeze gidiyor. Bu dükkanlar aynı zamanda ufak birer terzihane. Benim temizleyicimi çok seviyorum, sohbet ediyoruz. Artık bana bunları yıkasan demekten vazgeçti, ona binanınkinden nefret ettiğimi söyledim. 4 dolara hem temizliyor, denesem kesin elimde kalacak. Amerikalılarda benimle aynı fikirdeki her köşe başında varlar ve sürümden kazanıyorlar. Geçen sene temizlemek için hep TR ye götürmüştüm, bileydim hiç taşımazdım.
No comments:
Post a Comment