Thursday, October 18, 2007

Halloween/ Cadılar Bayramı na hazırız.

Cadılar Bayramına hazırız. Her boydan, cinsten kabaklar piyasaya çıktı. Starbucks Pumpkin Spice Latte'yi servise sundu. Pumpkin Pie, Pumpkin bilmem ne cheesecake piyasada. Bir ay hep kabak yiyeceğiz, kabak göreceğiz. Ben seviyorum, kahveyi de , pie ı da.
Evler süslendi, pamuktan örümcek ağları, iskeletler, cadılar, kabaklar, hayaletler, RIP mezar taşları, her tür korkutucu - sevimli oyuncak bahçelere, teraslara, kapılara, pencereler kondu. Tüm dükkanlar hem dekorlarını Cadılar Bayramına adapte etti, hem de cadılar bayramının anlam ve önemine uygun turuncu-siyah envai çeşit kıvır - zıvır satmaya başladı. Siyah-turuncu kartlar, kıyafetler, havlular. Ben de aldım, mutfak bezleri, tutacaklar. Daha da alacağım, kabak da tabi. Esas eğlence o gün (Ekim sonu gibi) trick-or-treat turları. Çocuklar korkunç (!) kıyafetler giyiyor, ellerinde şeker torbaları, çantaları kapıları çalış şeker istiyor, vermeyen artık sonunu düşünsün, bir treat olacak. Şehir içinde bunu görmek çok zor, umarım rastlarım. Bu dabir tür aile eğlencesi işte. O gece kıyafet baloları, partiler gırla gidecek. Ortalıkta iskeletler, cadılar, hayaletler dolaşacak, "böh" diye bizi korkutacaklar.
Şehrimiz da hazır. Her daim gününanlam ve önemine göre tematik bir görüntü sunan Daley Plaza (belediye binası gibi) hayalet evini (haunted house) kurmuş, çocuklar için ama büyükelr de eğleniyor. Geçen yıl havuz turuncu idi, bu sene ağaçlar turuncu ampullerle süslenmiş, karanlıkta turuncu çiçek-yapraklı bir orman gibi duruyor, ışıl ışıl. Vergilerimiz buralara gidiyor işte. Olsun çok keyifli.




Chicago'nun havaları

Bugün günler sonra oldukça yağışlı ve serin bir sabaha uyandık. Ekim 'in ortasını geçmişiz, çok normal, geçen sene kar yağmıştı, bu sene hala geç bir yaz yaşıyoruz. Mantonun zamanı olduğunu düşündüm, Allahtan içime kalın giymedim. O da ne, okula varana kadar 15 dakika içinde günlük güneşlik ve de bir sıcak, bir sıcak oldu. Toplantı süresince havayı anlayamadım, ama öğlen çok sıcaktı, hemen askılı t-shirt, şıpıdık terlik moduna geçmilerdi arkadaşlar. Acaba yanlarında gardrop mu taşıyorlar, yoksa o yağmur ve soğukta sabah böyle mi çıkmışlardı? Öğleden sonra günlük güneşlik havaya inaılmaz bir rüzgar eklendi. Tabi ki inanılır, burası Windy City, Rüzgarlı Tepeler veya Rüzgarlı Bayır (bu olmadı, hiç bayır yok civarda) Unutmuşuz rüzgarları. Bir süre sonra rüzgar fırtına , handiyse kasırgaya dönüştü. Sanırım biz bu tabiat olaylarını değişen şiddetlerde yaşamadığımız için dilimizde genel karşılığı fırtına. Oysa burda "rüzgar" çok değişebiliyor. Son durum yürümeye imkan yoktu, önüne katıp götürüyordu "rüzgar". Akşamüstü gökyüüz muhteşem güzeldi, batıda ışıl ışıl güneş, yüksekte masmavi bulutlar, arkada pembe fon, göl üstünde karanlıklar. Tam otobüse binmiştim ki, yağmur başladı, önce ince, sonra gittikçe şiddetlenerek, bir süre sonra göz gözü görmemecesine ve en geç 5 dakika içinde takır takır dolu. Allahtan otobüs içindeyim ve duraka çok var. Chicago nun saniyede değişen havasına güvenerek sırıtarak oturuyorum otobüs içinde. Birden şiddet arttı, otobüsün tavanı delinir mi? saat 10 mahalli haberlere doğal felaket olarak çıkarmıyız diye düşünürken, tekrar ahmak islatana döndü. Allahtan durağa gelince - ki 10 dakika içinde- durmuştu, tabi etraf göl, derya- deniz şeklinde olduğundan ayaklarımın ıslanmasını saymıyorum. Ve de tabi iskelelerin altından geçerken kafama boşalan inşaat sularını da. Eve vardım ki ardımdam şimşekleri, gök gürültüsü ve tekrar kovalardan boşanan yağmur. Bugün şanslı günümdeyim galiba. Evde saçlarımı kurularken camdan , 8. kattan gökten yağmur boşalmasını seyretmek çok hoş. Akşam haberlerinde ise felaketi anlatıyor, selleri, iptal edilen uçuşları, kapanan havaalanlarını (çok hassas valla burda havaalanları, ya da bunlar çok pimpirikli) ve de hava sıcakları arasındaki ani değişilik sonucu oluşan yağmur boşalmasını. Bu Chicago nun havası anlık değişiyor, bir anda tepeden tırnağa ıslanıp, şimşekler altında koşuşup, yıldırım tehlikesi atlatıp, aniden güneşle gülümsüyorsunuz. Hayat gibi her şey ani, herşey değişiyor, hep sürpriz, hem hırçın hem olağanüstü güzel. Chicago'da gün batımı her havada güzel, Dearborn dan eve yürürüken başımı sola çeviriyorum, çikolata kokusunu içime çekiyorum, gün batımı renkleri içinde yıkanıyorum. Sonra sola bakıyorum, göl karanlık, bulutlarla dolu, bize bulutlar hep Kanada'dan geliyor, doğudan.